8 Ağustos 2008 Cuma

Hamilelikte 2 Kişilik Beslenmek Doğru Değil


Gebelik anne ve bebek açısından beslenme alışkanlıklarının tekrar değerlendirilmesi gereken özel bir dönem. Bu dönemde esas olan damak zevkini değiştirilmesi değil, beslenme alışkanlıklarının yeterli ve dengeli hale getirilmesi. Gebelik süresince anne adayının 9-13,5 kg arasında kilo alması normal karşılanmaktadır. Gebeliğin değişen haftalarında değişen ihtiyaçlar nedeniyle kilo alımı, ilk üç ayda her ay 1 kg, ikinci ve üçüncü aylarda ise her ay 1-1,5 kg olacak şekilde planlanmalıdır. Annedeki aşırı kilo alımı, annenin ve bebeğin sağlığını tehdit edecek sonuçlar doğurabilmektedir.

Gebelikte Alınması Yararlı Olan Vitamin ve Mineraller
Kalsiyum: Bebeğinizin kemik ve diş gelişimi gebeliğinizin 8. haftasında başlamaktadır. Gebelikte normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gerekmektedir. Yeşil yapraklı sebzeler, peynir, süt ve yoğurt kalsiyum açısından oldukça zengindir. Üç dilim beyaz ekmek, 100 gr. yağsız peynir, 2 bardak süt ve 150 gr. sardalya günlük kalsiyum gereksinimini giderecektir. Süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olduğu unutulmamalı ve yağı alınmış süt ya da yoğurt tercih edilmelidir. Doktorunuz önermediği sürece multivitamininiz ve doğal beslenmenizin dışında kalsiyum tableti almanıza gerek yoktur.

Protein: Balık, et, kuru baklagiller ve süt protein açısından zengin besinler olup gebelikte artan protein ihtiyacını karşılamalıdır. Yağsız kırmızı et, mercimek, yumurta , kaşar peyniri, tavuk, balık yoğurt, yer fıstığı ve az miktarda fıstık ezmesi tercih edilebilir. Hayvansal protein alımında etin yağsız kısmının yenmesine dikkat edilmelidir.

C Vitamini: Taze sebze ve meyvelerde bulunan C vitamini vücudun hastalıklara karşı direncini arttırır, plasenta yapısı için önemlidir ve demirin bağırsaklarda emilimini kolaylaştırır. Uzun süre saklanan ve pişirilen besinlerde C vitamininin çoğu kaybolur. Bu yüzden besinler taze olarak tüketilmeli ve sebzeler çiğ ya da haşlanmış olarak yenmelidir. C vitamin vücutta depolanmadığı için her gün mutlaka belli bir miktar alınmalıdır. Portakal, greyfurt, lahana, brüksel lahanası, patates, çilek, kırmızı ve yeşil biber, domates ve karnabahar bol miktarda C vitamini içermektedir.

Lifli Gıdalar: gebelikte azalan bağırsak hareketleri nedeniyle kabızlık sık görülmekte ve dikkat edilmezse hemoroid ve fissürlere neden olarak konforu çok bozabilmektedir. Lifli yiyecekler günlük beslenmenin önemli bir bölümünü oluşturmalıdır. Sebze ve meyveler açısından zengindir ve her gün bolca yenebilir. Kepekli ekmek, pırasa, bezelye, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru yemişler, esmer pirinç ve kepekli makarna yenebilir. Ancak kepekli besinler bazı besinlerin emilimini bozduğundan yüksek lif içeriğine rağmen aşırı tüketilmemelidir.

Demir: Bebek ve anne için temel ihtiyaçların başında gelen demir, gebelikte dışardan ilaç alınması zorunlu tek mineraldir. Demir eksikliği sonucunda annede yorgunluk, halsizlik ve konsantrasyon kaybının yanı sıra saç dökülmesi, ciltte ve mukozolarda bozukluk gibi bulgular ortaya çıkabilmektedir. Hem gebelik nedeniyle artan anne kanına yeterli oksijenin taşınabilmesi için, hem de bebeğin doğumdan sonra kullanacağı demirin depolanması için daha fazla demire ihtiyaç vardır. Yağsız kırmızı et, ton balığı ve karaciğer bol miktarda demir içermekle birlikte, d,yet demir alımı için asla tek başına yeterli olamaz ve mutlaka demir ilaçları ile desteklenmelidir. Demir emilimi için C vitaminin önemi de unutulmamalıdır.

Folik Asit: Gebelikten önce alımı ideal olmakla birlikte folik asit, gebeliğin ilk birkaç haftasında da bebeğin merkezi sinir sistemi gelişimi ve doğum defektlerinin önlenebilmesi için gereklidir. Vücutta depolanamadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına ihtiyaç duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asitten zengindir. Pişirme ile değerlerinin azalmaması için çiğ ya da az haşlanarak yenmelidir.

Hamilelikte Kilo Alımına Dikkat


Hamilelik süresince benimsenen beslenme düzeni, bebeğin sağlığını önemli ölçüde etkiliyor. Yapılan son araştırmalar, bu etkinin süresinin sanıldığından çok daha uzun olduğunu, yetersiz ve sağlıksız beslenmenin ise ileride kronik hastalıklara yol açtığını ortaya koyuyor. İşte bu nedenle uzmanlar uyarıyor:

“Hamilelikte beslenmeye dikkat, sağlıklı bebekler sağlıklı toplum demektir!”
Hamilelikte doğru ve dengeli beslenmek… Bu belki de bir annenin bebeği için yapacağı ilk ve en önemli yatırım. Annenin hamileliği boyunca bilinçli beslenmesinin bebeğin sağlığı üzerinde bir ömür boyu sürecek etkiler bırakabileceği, yapılan araştırmalar sayesinde artık iyice biliniyor. Ve hamilelikte doğru beslenme sağlıklı bebekler, sağlıklı bebekler sağlıklı bireyler, sağlıklı bireylerse sağlıklı toplum anlamına geliyor… Bilimsel çalışmalar, hamilelik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesinin hem annenin sağlığını uzun süre koruyacağını hem de bebeğin sağlıklı doğması ve sağlıklı gelişmesi açısından önemli sonuçlar alacağını gösteriyor. Bunun aksi, bebekte bazı anomalilere yol açabileceği gibi bebeğin ileriki yaşamında çeşitli kronik hastalıklara yakalanmasına da neden olabiliyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarıyla beslenme ve diyet uzmanları annenin alacağı kilonun ne fazla ne de çok az olması gerektiğini, ikisinin de sorunlara yol açabileceğini önemle vurguluyor.

Takip hamilelikten önce başlıyor
Yetersiz ve dengesiz beslenme hem anneler hem de bebekler için pek çok risk oluşturabiliyor. Peki, toplumumuzda anne adayları bu konuda ne kadar bilinçli? Acıbadem Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yıldız Tunçay günümüzde çoğu kadının hamileliğini planladığını, bu planlamanın da, doktora, anneyi henüz hamile kalmadan buna hazırlama olanağı verdiğini söyleyerek yanıtlıyor bu soruyu. Op. Dr. Yıldız Tunçay, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar artık bunu planlayarak yapıyor ve en az iki ay öncesinden uzman doktorlara başvuruyorlar. Bu başvuru sırasında yapılan muayenelerde onların sağlık durumlarıyla ilgili her türlü bilginin yanı sıra beslenme düzenlerine ait ayrıntılar da alınıyor. Genel sağlık durumu değerlendirildikten sonra onlara özel bir beslenme planı çıkarılıyor. Özellikle çok kilolu, çok zayıf ya da vejetaryen kişilerin beslenmesi üzerinde önemle duruluyor. Olabilecek sorunlara karşı tüm önlemler baştan alınıyor. Çünkü hamileliğin sağlıklı yürümesinin önemli bir koşulu da annenin sağlıklı beslenmesi ve tabii bebeğin sağlıklı gelişmesi."

Günümüzde ileri yaş gebeliklerine de oldukça sık rastlandığını ve bunlarda da mutlaka gizli şeker taraması yapıldığını söyleyen Op. Dr. Tunçay, eğer herhangi bir sağlık sorunu yoksa kadınlara hamile kalmadan iki ay önce folik asit takviyesi yapılmaya başlandığını ve koruyucu amaçla günlük 400 mikrogram folik asit takviyesinde bulunulduğunu anlatıyor. Hamilelik öncesinde çinko, folik asit ve B vitamini açısından fakir bir beslenmenin hem annenin sağlığını hem de bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini belirten uzman doktor, bu eksikliklerin bebeklerde sakatlığa varan sonuçların doğmasına neden olabileceğini de vurguluyor.
İdeali, beden kitle indeksine uygun kilo almak

Hamilelik boyunca kaç kilo almalı? bu sorunun doğru yanıtı beden kitle indeksine uygun kilo almak. Yani annenin hamile kaldığı zamanda zayıf, kilolu ya da obez oluşu alması gereken kiloyu doğrudan etkiliyor. Beden kitle indeksi 20’nin altında olan anneler 18 kg’ye kadar kilo alabilirler. Beden kitle indeksi 20-26 arası olan normal kilodaki anne adayları için ideali 12-16 kg arası almak. Ancak bu rakam fazla kilolu annelerde 7'ye kadar düşebiliyor. Normal kilodaki annelere, birinci trimester yani ilk üç aylık dönemde 1 ile 3.5 kilo arası almaları öneriliyor. Bundan sonraysa haftada yaklaşık 400 gram almaları uygun bulunuyor. Kilo fazlası olan annelerin, birinci trimesterı kilo almadan tamamlamaları ardından haftada en fazla 300 gram almaları gerekiyor. Bazı anne adaylarının, fazla kilo almaktan estetik kaygılarla çekindiğini belirten uzmanlar, bunun çok yanlış olduğunu, gereken miktarda kilo almanın bebeğin gelişimi ve emzirme dönemi için önem taşıdığını da hatırlatıyor.

Uzmanlara göre, hamilelik boyunca alınması gereken enerji miktarı 2200-2500 kalori civarında olmalı. Ve bu enerji ihtiyacının karşılanması için tüm besin gruplarından tüketilmeli. Yani anne adayı, süt grubu, et grubu, sebze ve meyve grubu, ekmek ve tahıl grubu ve yağ grubu gibi başlıca besin gruplarının hepsinden uzman doktor ve diyetisyeninin tavsiye ettiği oranlarda tüketmeli. Bu dönemde, kalsiyum, demir ve çinko gibi minerallerin, B12, A, C ve D vitaminlerin ve folik asit tüketiminin önemi de artıyor. Dolayısıyla bu gibi mineral ve vitaminler açısından zengin besin kaynaklarının tüketimi de büyük önem kazanıyor. Anne adayları, bu mineral ve vitaminleri tükettikleri gıdalardan alabilecekleri gibi, doktorlarının vereceği besin takviyeleriyle de alabiliyorlar. Besin ve vitamin takviyelerini doktor tavsiyesiyle almak çok önemli çünkü bazı vitaminler vücuttan atılmıyor ve bunların vücutta birikmesi olumsuz sonuçların doğmasına yol açabiliyor. Örneğin aşırı miktarda A ve D vitamini tüketiminden sakınmak gerekiyor. Özellikle fazla A vitamini alımı bebeklerde sakatlıklara yol açabiliyor.

Tüm hamilelere hamileliğin 2. yarısından itibaren diyete ek olarak demir takviyesi yapılması öneriliyor. Bu, aynı zamanda, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği tek besin takviyesi.
Aşırı bulantının sorun olmaması için…

Aşırı bulantı ve kusma, annelerin hayatlarının en güzel dönemlerinden birisi olan hamileliğin tadını çıkarmasının önünde duran önemli engellerden olabiliyor. Nedeni kesin olarak bilinmeyen ve “hiperemezis gravidarum” olarak adlandırılan bu bulantı ve kusmalar, 1000 anne adayından 1-10 kadarında görülebiliyor. Özellikle ilk üç aylık periyotta görülen bulantılar, bazen sadece hayat konforunu bozabildiği gibi bazen annenin ve bebeğin hayatını tehdit edebilecek düzeyde olabiliyor. Genellikle sabahları daha şiddetli olan bulantılar için uzmanların önerisi, uyandıktan sonra yataktan kalkmadan önce kraker gibi kuru ve tuzlu besinler tüketerek bir süre beklemek. Öğün sayısını artırmak, sık aralıklarla yemek, yemek aralarında yeterli sıvı almak, mide bulantısını tetikleyen kokulardan uzak durmak da uzmanların bulantıdan şikâyeti olan anne adaylarına verdiği diğer önerilerden. Peki ya, bulantı ve kusma geçmiyor hatta daha da şiddetleniyorsa? Bu durumda uzman hekim tarafından bulantı önleyici “antiemetik” ilaçlar verilebiliyor. Eğer, anne adayının genel durumu bu nedenle bozulabiliyorsa hastanede serumla destek sıvı, şeker ve B6 vitamini takviyesi de uygulanabiliyor.
Uzmanların anne adaylarına önerileri…

Sağlıklı bir hamilelik geçirme ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmada bilinçli beslenmenin önemi büyük. Bunun için, her zaman, uzmanların önerilerine kulak vermekte yarar var. Bakın uzmanlar yapmanız ve yapmamanız gerekenler konusunda neler söylüyor:

Bunları yapın:

• Zengin kalsiyum kaynağı olan süt, yoğurt ve peynir tüketin.
• Her gün 1 adet yumurta ya da 1 porsiyon etli sebze, kuru baklagil yemeye özen gösterin.
• Kuru baklagil ve bulgur karışımı yemekleri C vitamini açısından zengin sebze ve meyvelerle beraber tüketin.
• Zengin vitamin kaynağı olan taze, sebze ve meyveleri düzenli olarak her gün yiyin.
• Sebzelerin, makarna ve kuru baklagillerin haşlama sularını dökmeyin, bunları değerlendirin.
• Şeker yerine demir açısından zengin olan pekmezi seçin.
• Yiyecekleri hazırlarken ellerinizin temizliğine büyük özen gösterin. Sebze ve meyveleri iyice yıkayın, gerekirse sirkeli suda bekletin.
Bunları yapmayın:
• Kansızlığı önlemek amacıyla yemeklerle birlikte çay içmeyin, eğer çok içmek istiyorsanız yemekten 1-2 saat sonra ve açık olarak tercih edin.
• Hazır meyve suları, kolalı ve gazlı içecekleri mümkünse hiç tüketmeyin. Taze meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemeyi seçin.
• Çiğ ve füme et ve balıkları, katkı maddeleriyle hazırlanmış salam, sucuk ve sosisleri hatta hazır gıdaları yemeyin.
• Kafeinli içecekleri (kahve ve çay) günde en fazla 2 bardakla sınırlayın, mümkünse hiç içmeyin.
• Sigara ve alkolü tamamen unutun. Sigara dumanı olan yerlerde bulunmayın.

Hamilelikte Vejeteryan Beslenme


Vejetaryen beslenmenin yayılmasında din, etik ve sağlık gerekçeleri önemli rol oynuyor. Ancak etin çıkarıldığı beslenme türleri, özellikle hamilelikte ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. International Etiler Tıp Merkezi Beslenme Uzmanı Zerrin Aydın, hamilelik sırasında beslenmeden etin çıkarılmasıyla bebeğin sinir sisteminde ve nörolojik gelişim bozuklukları, anemi gibi sorunların ortaya çıktığını belirtiyor. Vejetaryen beslenme türleri arasında şunlar yer alıyor: Vegan diyet: Hiç bir hayvansal kaynaklı besin tüketilmiyor Beyaz vejetaryen diyet: Kırmızı et yenilmiyor Lakto vejetaryen diyet: Bitkisel besin, süt ve ürünleri tüketiliyor Ova vejetaryen diyet: Bitkisel besinler ve yumurta yeniliyor Lakto ova vejetaryen diyet: Bitkisel besinler, süt ürünleri, yumurta yer alıyor Semi vejetaryen diyet: Tavuk sınırlı tüketilmekte birlikte, balık, süt ve yumurta yeniliyor

ANNE ADAYININ GÜNLÜK BESİN İHTİYAÇ LİSTESİ Hamilelik döneminde, yeterli ve dengeli beslenmenin sadece bebek için değil annenin sağlığı için de yararlı olduğunu belirten Zerrin Aydın, anne adaylarının günlük besin ihtiyacını şöyle özetledi: -2500 kcal enerji -60-70 gr protein -1200 mg kalsiyum -30 mg demir -15 mg çinko -2.2 mg B12 vitamini -2.2 mg B6 vitamini 70 mg C vitamini

VEJETARYAN BESLENME HANGİ SORUNLARA YOL AÇIYOR? -Hamileliğinizde vejetaryen beslenmeniz sırasında yaşayabileceğiniz en büyük problem, B12 vitamin eksikliğidir. -B12 eksikliğinde, hamilelik sırasında hızlı büyüyen dokular DNA sentezi yapamaz ve bunun sonucu olarak doğumsal anomaliler ve sinir sisteminizde olumsuzluklar oluşabilir. -Ayrıca nörolojik bozukluklar da yaşanabilir. Özellikle vegan diyeti, B12 yönünden yetersizdir. -Demir, çinko, kalsiyum gibi büyüme ve sağlık için gerekli bazı minerallerin vücudunuza yararlılık oranı, daha düşük olur. -Hayvansal besin içermeyen vegan diyetinin yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlaması hemen hemen olanaksızdır. -Bunun yanında, bitkisel besinlerle birlikte süt (süt ürünleri) ve yumurtanın da yer aldığı lakto ve ova vejetaryen diyetleri daha iyidir. Beyaz vejetaryen ve semi vejetaryen diyetlerinde bitkisel besinler, süt ürünleri, yumurta, haftada birkaç kez tavuk ve balık içeren besinler dengeli ve sağlıklı beslenmeyi sağlar.

VEJETARYENLER BUNLARA ÇOK DİKKAT ETMELİ! -Beslenmenizde etin yerini, kurubaklagiller ve yumurta almalıdır. -Hiç hayvansal besin almıyorsanız, süt yerine soya sütü ve tofu kullanabilirsiniz. Gene de beslenmenize B12 ve kalsiyum eklemeyi ihmal etmeyin. -Çay ve kahveyi yemekten bir saat sonra tüketmelisiniz. -Her öğününüzde C vitamininden zengin, taze sebze ve meyve olmalıdır. -Beyaz ekmek yerine, esmer ekmek, pirinç yerine, bulgur kullanmalısınız. -Öğünlerinize ceviz ve kuru meyveler eklemelisiniz.

ÖRNEK BİR BESLENME PLANI NASIL OLMALI? Kahvaltı: 1 su bardağı süt 1 yumurta 1 kibrit kutusu peynir 1 yemek kaşığı pekmez 1 meyve Ara: 1 meyve Öğle: 1 tabak kurubaklagil 1 porsiyon bulgur pilavı 1 kase yoğurt 1 dilim ekmek 1 meyve Ara: 1 kase sütlü tatlı 1 meyve Akşam: 1 kase çorba (mercimek gibi) Yumurtalı sebze yemeği (yumurtalı pırasa, yumurtalı ıspanak) 1 kase salata 1 dilim ekmek 1 meyve Gece: 1 bardak süt

Bebeğiniz için Sağlıklı Beslenin

GEBELİKTE PROTEİN GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Et, süt, yumurta, su ürünleri, kuruyemişler, bakliyat ve hububatlar
Yeterli ve dengeli beslenme ile günlük protein gereksinimi karşılanabilir. Protein gereksiniminin %60’ı biyolojik değeri yüksek proteinlerden karşılanmalıdır. Hayvansal kaynaklı proteinlerin biyolojik değeri daha yüksektir. (Yumurta, et, tavuk, balık )
Bebeğin büyümesi için gebelik boyunca ortalama 950 gr kadar protein depo edilmelidir. Son 6 ayda bebeğin büyümesi hızlandığı için protein gereksinmesi de artar. Bu artış %30 kadardır ve anneden 5 gr/gün protein çekilmektedir.

GEBELİKTE DEMİR GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Et ve türevleri, sakatat, kurubaklagiller, kuru üzüm, kuru incir, pekmez, yeşil yapraklı sebzeler
Kan değerlerinin yüksek ya da düşük olması ile tıbbi anormallikler, ölü doğum vs. gibi bazı sağlık sorunlarına yol açtığı biliniyor. Bu nedenle genç anemik olanlar başta olmak üzere tüm gebelere demir takviyesi yapılmalı.
Gebelerin demir ihtiyacı yaklaşık 1230 gramdır. Bu açıdan ortalama 1010 gr hariçten demir vermek gerekir. İyi beslenmenin yanında demir takviyesi mutlak gereklidir.
Aneminin Nedenleri:
• Artan plazma hacmi • Bebek için demir gereksinmesinin artması• Tahıla dayalı beslenme • Bağırsak parazitleri• Yaşam ve çevre koşullarının kötü olması • Sık ve kötü koşullarda doğum• Yetersiz ve dengesiz beslenmeye ilaveten aşırı çay kahve tüketimi• C vitamininin yetersiz alımı• Çoğul gebelikler, • Birbirini izleyen sık gebelikler• Gebelik kanamaları,• Gebelik bulantı ve kusmaları.

GEBELİKTE KALSİYUM GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Süt, yoğurt, çökelek, pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzelerdir.
Kalsiyum kemik ve dişlerin yapısında bulunan bir mineraldir. Bebek ortalama 30 gr Kalsiyum depo eder. Diyetle yeteri kadar Kalsiyum alınmadığından artan gereksinim kemiklerden çekilerek karşılanır. Bu da kemik yumuşamasına ve diş çürüklerine neden olur.
Kalsiyum eksikliği nedenleri• Sık doğumlar, • Güneş ışınlarından yararlanamama • Hareket azlığı, • Yetersiz beslenme
Gebe kadının günlük gereksinimine ek olarak 500 mg/ gün Ca alması gerekir.

GEBELİKTE İYOT GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Deniz ürünleri, zenginleştirilmiş tuzdur.
İyot eksikliğinde bebekte gelişme geriliği ve doğumsal anomaliler görülebilir. İyot eksikliği olan bölgelerde en uygun korunma olarak iyot eklenmiş tuz kullanımı önerilmektedir.

GEBELİKTE A VİTAMİNİ GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Karaciğer, balık, süt, tereyağı, yumurta sarısı, ıspanak, havuç, domates, yeşil yapraklı sebzeler ve kayısıdır.
A vitamin yağda eriyen bir vitamindir. Eksikliğinde erken doğum, düşük doğum kilosu doğum ve görme kusuru oluşabilmektedir. Yetersiz alındığında demir kullanımının bozulduğu ve aneminin ortaya çıkabileceği doğrultusunda bilgiler vardır. Yüksek dozda A vitamini alan annelerine düşük, bebekte ise yarık damak, kalp hastalıkları gibi durumlara neden olabilir.

GEBELİKTE C VİTAMİNİ GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Kuşburnu, yeşil ve kırmızıbiber, turunçgiller, domates ve patatestir.
C vitamini suda eriyen bir vitamindir. Gebelikte vücudu enfeksiyon ve toksinlere karşı korur. Besinlerde pişirme ve hazırlama sırasındaki kayıplar ile kişisel farklılıklar göz önüne alınarak 60 mg/gün C vitamini önerilmektedir.

GEBELİKTE FOLİK ASİT GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Karaciğer, koyu yeşil yapraklı sebzeler, et, yumurta, süt ve türevleri ve tahıllardır.
Folik asit eksikliğinde düşük doğum kilosu ve sipina bifida hasatlığına yola açmaktadır. Gebelere günlük 0.4 mg folik asit önerilmektedir. Folik asit; yetersiz alımından çok besinlere uygulanan işlemler nedeni ile kayıplara uğramaktadır. Fazla alındığında ise vitamin B12 eksikliğine yol açmaktadır.

GEBELİKTE ÇİNKO GEREKSİNİMİ
Kaynakları: Et, deniz ürünleri, süt ve türevleri, yumurtadır.
Büyüme ve gelişme protein yapısındaki enzimlerin işlevleri ve üreme için gerekli bir besin öğesidir. Yapılan araştırmalar sonunda Zn eksikliğine bağlı olarak bebekte büyüme geriliği, ölü doğumlar ve doğumsal anomalilerin görüldüğü belirtilmiştir.

Hamilelikte Faydalı ve Zararlı Besinler

Hangi gıdalar bebek için gereklidir?

Protein: Gebelikte protein gereksinimi, kansızlık olmaması için artar. Protein az alınırsa demir eksikliği anemisi gelişip, düşüklere neden olabilir. Özellikle hayvansal kaynaklı protein alınmasına özen gösterilmelidir. Ancak; anne ideal kilosundan daha fazla bir kiloda hamile kaldı ise; yağ oranı düşük proteinli gıdalar tercih edilmelidir. Proteinli gıdaların pişirilme teknikleri de annenin kendisini iyi hissetmesi için önemlidir. Buğulama, haşlama, ızgara ve fırında pişirilenler tercih edilmeli, yağda kızartmalardan kaçınılmalıdır.
Protein İçeren Gıdalar: Kırmızı et
Tavuk eti
Hindi eti
Devekuşu eti
Balık
Yumurta
Peynir çeşitleri
Kurubaklagiller
Mantar

Vitaminler: Bütün vitaminler anne ve bebeği için gerekli olduğu gibi özellikle;
C vitamini: Proteinlerle birlikte alınırsa demir emilimini arttırır. Annenin hastalıklara karşı direncini yükseltir. Vücutta depolanan bir vitamin olmadığından meyva ve sebzeler aracılığı ile taze olarak alınmalıdır. Pişirme ve uzun süreli bekletmelerde ciddi kayba uğrar.
• Turunçgiller• Lahana• Çilek • Domates• Karnabahar• Patates• Kırmızı ve yeşilbiber iyi bir C vitamini kaynağıdırlar.
Folik asit: ‘Spina bifida’ yani sinir sistemi hastalığını önlemenin en etkili yoludur. Taze yeşil yapraklı sebzeler iyi bir folik asit kaynağıdırlar, vitamin kaybı olmaması için iyi yıkanmış çiğ sebzeler aracılığı ile ya da buharda az pişirme tekniği ile tüketilmelidir.
• Yeşil yapraklı sebzeler• Fındık• Yerfıstığı• Karnıbahar• Kepekli ekmek folik asit kaynağıdırlar.
Hurma: İçerdiği vitamin deposu nedeniyle gebeler için gerekli bir meyvedir. Özellikle doğuma yakın tüketilmesi içerdiği besinlerin; Oksitosin hormon salgısını arttırması nedeniyle doğumu kolaylaşmasını sağlar.

Yağlar:Tüketilen günlük enerjinin %30 unu oluşturan yağların;%10 unun doymuş yağlardan,%10 unun tekli doymamış yağlardan,%10 unun çoklu doymamış yağlardan alınması vücut için gereklidir.Doymuş yağlar;et,süty,yumurta gibi gıdalardan da az yağlı bile olsalar alınmış olacağından ayrıca margarin ya da tereyağ tüketmeye gerek yoktur.

Karbonhidratlar :Vücudun temel enerji ihtiyacı karbonhidratlardan sağlanır..Yani ekmek –pilav-makarna tüketimine dikkat edilmeli,tüketilecek olan miktarlar diyetisyeniniz tarafından belirlenmelidir.Fazla kilolu hamilelerin saf karbonhidratlardan kaçınması gerekir.Kansızlık varsa, kepekli karbonhidratlardan kaçınılmalıdır.

Posalı (lifli) Gıdalar : Günde 40 gr lif tüketmek gebelikte kabızlık oluşumunu engellediği gibi kansere karşı bariyer oluşturur.Taze sebze ve meyveler lif açısından zengindir.
Kalsiyum: Annenin kemik sağlığını koruması;bebeğin 8.hafta da başlayan diş ve kemiklerinin oluşması için kalsiyum gereksinimi önemlidir.İhtiyacınız ,normal ihtiyacınızızn iki katına çıkacağından tüketime özen gösterilmelidir.Kalsiyum içeren gıdalar:Süt-yopurt-peynir-kefir dir.Yeşil yapraklı sebzelerde de az miktar da kalsiyum bulunur.

Su : Gebelikte kabızlığın önlenmesi ,sırt ağrılarının oluşmaması için su tüketimi çok önemlidir..Günlük su ihtiyacı ortalama 1,5-2 litre kadardır.
Şeker:Enerji ve tatlı ihtiyacı için sofra şekeri yerine pekmez,bal gibi besinlerden faydalanmak daha yararlıdır.Saf şeker hiçbir besleyici değeri olmayan enerji kaynağıdırlar.

Gebeler için önerilmeyen besinler
• Katkı maddeleri içeren gıdalar• Dondurulmuş yiyecekler• Açıkta satılan gıdalar• Açık süt-peynir ve çiğ etlerden yapılmış gıdalar• Koyu çay, kahve, kakao. Son araştırmalar özellikle kahvenin erken doğum riski oluşturduğu yönündedir.• Bitki çayları: Doktorunuz ve diyetisyeninize danışmadan tüketilmesi önerilmemektedir. Çayların içeriğindeki bazı etken maddeler sizi olumsuz etkileyebilir.• Tuz: Vücutta aşırı tuz tüketimi ödem oluşmasına yani şişliğe neden olacağından böbrekleriniz zarar görüp sizi hastalandırabilir.• Gazlı içecek ve meşrubatlar: Boş enerji kaynağı olup;annenin gereksiz kilo almasına neden olurlar.• İyi yıkanmamış sebze ve meyvalar: Üzerlerinde kalabilecek kimyasal atıklar, bakterilerden dolayı zarar verebilirler• İyi pişmemiş etler: Gıda Zehirlenmesine neden olabilir.• Maydonoz: Fazla maydonoz tüketimi erken doğumu tetikleyebilir.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

OYUNCAK SEÇİMİ ÖZEN İSTİYOR

Oyuncaklarıyla oynayan çocuğun, problemleri çözmesini öğrendiğine, kendi bedenini daha iyi tanıdığına ve yeteneklerini geliştirdiğine dikkat çekilerek, oyuncak alırken, öncelikle konunun uzmanlarınca yaş gruplarına göre tavsiye edilen oyuncakların tercih edilmesi öneriliyor.


Çocukların vazgeçemediği oyuncakların, çocuk kişiliğini önemli ölçüde etkilediğini belirten Aydın Rehberlik Araştırma Merkezi Psikoloji Danışmanı Eylem Küçük, “Çocuklara çok oyuncak alınması yerine, gözlem ve keşif yeteneğini arttıran oyuncaklar alınmalıdır” dedi.




GELİŞİ GÜZEL OYUNCAK TERCİHİ Çocukların yaşamında ruh ve beden sağlığı açısından, oyun ve oyuncaklarının çok önemli bir yer tuttuğunu belirten Küçük, şöyle konuştu: “Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalarla, çocukların zeka gelişimi konusunda ilk 3 yaştaki gelişmenin önemi ortaya konmuştur. Oyuncakların, sadece çocukları oyalamadığı, aynı zamanda zihinsel fonksiyonlarını da geliştirdiği bir gerçektir. Ancak bazı aileler sadece çocukları mutlu edebilmek için gelişi güzel oyuncak tercihi yapmaktadır. Çocuklara çok oyuncak alınması yerine, gözlem ve keşif yeteneğini artıran oyuncak alınmalıdır. Bununla birlikte, beden gelişimini sağlayan yaşlara göre oyuncaklar öncelikli tercih edilmelidir.” Oyuncakların anne ve babanın verdiği eğitime göre çocukta farklı psikoloji yaratabildiğine dikkati çeken Küçük, şöyle devam etti: “Çocuklar, oyuncakları ile oynarken, problemleri çözmesini öğrenirler, kendi bedenlerini daha iyi tanırlar. Yaratıcılıkları gelişir ve liderlik yeteneklerini kazanırlar. Çocuklar, sahip oldukları sınırsız enerji ve hayal gücünü, uygun oyuncaklarla birleştirdiklerinde, gelişimleri duraksamayan bir eylem olarak sürer.”




UZMANLARCA ÖNERİLMİŞ OYUNCAKLAR Eylem Küçük, oyuncak alırken, öncelikle konunun uzmanlarınca önerilmiş ve hangi yaş grupları için uygun olduğu belirlenmiş oyuncakların tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Küçük, boyutları kısa, plastik düğmeleri olan, yerinden kolayca kopabilecek, göz, tekerlek veya benzeri parçaları olan oyuncakların, kolayca yutulabileceklerinden belli bir yaş grubu öncesi tehlike yaratabildiğini bildirdi. Ailelerin çocuklarına paylaşımı arttırıcı oyun ve oyuncak tavsiyelerinde bulunmasının önemli olduğunu vurgulayan Eylem Küçük, çocukların seçtiği oyuncakların, yaşına göre belirli bir özellik taşıması gerektiğini, oyuncakların yüzeylerinin düzgün, kolay temizlenebilir olmasına dikkat edilmesini istedi.




YAŞA GÖRE OYUNCAK SEÇİMİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selahattin Şenol çocuğun oyuncağını seçerken ailenin kendi istek ve beğenilerinin yerine, çocuğun yaşını ve gereksinimlerini göz önünde bulundurmanın yanısıra, çocuğun da fikrinin alınmasını öneriyor. Altı aylıktan küçük bir çocuk ses, şekil ve renklere karşı duyarlı olduğundan bu dönemde görsel ve işitsel duyulara yönelen hareketli oyuncaklar onun dikkatini çeker ve neşelendirir. Yatağın üzerine asılabilen, sallanınca ses çıkaran renkli objeler ve çıngırak bu dönemin vazgeçilmez oyuncaklarıdır. Oturmaya başladığı yedinci aydan itibaren çocuk uzanabildiği herşeyi yakalamaya, yakaladığı her şeyi de ağzına götürmeye çalışır. En çok hoşlandığı şeyler bir elinden diğerine kolayca geçirebildiği renkli halkalar, avuçlayabildiği plastik küpler, kemirebildiği kauçuk nesneler, hırpalandığı zaman bozulmayan yumuşak bebek ve hayvancıklardır. Tutunarak da olsa ayağa kalkabildiğinde eline geçen şeyleri yere atmaktan zevk aldığından, zıplayan, yere düşünce ses çıkaran oyuncaklar ilgi odağıdır. Boy boy renkli toplar, içiçe geçebilen kutular bu dönemin oyuncaklarıdır.






  • Artık evin içinde rahatça dolaşabilen çocuk, üstüne binip oturabileceği büyük hayvan türü oyuncakları, küçük sandık, sepet ve tabureleri seçer.




  • İki yaşında bütünü parçalara ayırmak , kutuyu doldurup boşaltmak, kule ve köprü yapmaktan zevk alan çocuğun ilgisini çeken diğer oyuncaklar arasında mutfak eşyaları, farklı boyutlardaki plastik parçalar, saçları ve elbiseleri olan bebekler ve arabalar yer alır. Sonraki dönemlerde anne babasını taklit etmeye başlayan çocuk için minyatür marangoz ya da mutfak setleri gözde oyuncaklardır. Oda takımları, kova-kürek gibi oyuncaklar da ilgi çekicidir.




  • Üç yaşından sonra üç tekerlekli bisiklet en çok sevilen oyuncak iken, yaratıcılığını keşfetmeye başlayan çocuk tahta blokları ile büyük parçalardan oluşan plastik parçalarla çeşitli şekiller oluşturmaktan büyük zevk alır. Kum, oyun hamuru gibi şekil verebileceği, el becerisini geliştirmek yanında hayallerini gerçekleştirebileceği oyuncaklar bu dönemden sonra en sık oynanan oyuncaklardır.




  • 3-5 yaşları arasında fantazi ve keşfetmeye (evcilik, okul oyunları ile bebekler, mutfak ve doktor muayene aletleri), dil gelişimine (renkli tuşları olan piyano, müzik ve öykü kasetleri ile kuklalar gibi) ve aritmetiğe hazırlamaya (resim ve sayı eşleme oyunları; domino, kızma birader ve sayı kartları) yönelik oyuncaklar.




  • 6-8 yaşları arasında toplumsal gelişim ve işbirliği ile ilgili (top, seksek, dama, minyatür arabalar), bilişsel beceriler ve algısal hareket becerilerini sağlayan (maketler, yap-boz oyunları) ve yaratıcı anlatım oyuncakları (parmak boyası, kağıt hamuru, karakalem-suluboya ya da pastel boyalarla resimler, oyun hamurları, sessiz sinema gibi oyunlar),




  • 9-11 yaşları arasında sorun çözme yetenekleri (karmaşık masa üstü oyunları ve video oyunları), ince-ayrıntılı hareket becerileri (küçük parçalı, karmaşık yap-boz oyunları, üç boyutlu model uçaklar, uzaktan kumandalı araçlar, kumaş boyama, ağaç işleme ve akvaryum bakımı) ve stratejik yeteneklere yönelik oyun ve oyuncaklar (sözcük türetme, monopol,tenis,ping-pong ve atari gibi), 12 yaşın üzerinde de soyut düşünme ve akıl yürütmeye yönelik oyun ve oyuncaklar (basit mikroskop ya da teleskop, kimya ya da elektronik setleri gibi) ile bağımsız yaşam becerileri kazanmaya yönelik (yürüyüş, bisiklete binme ve kamplar gibi) oyun ve oyuncaklar önerilir.

OYUNCAKLARIN ÖNEMİ


Bebeğiniz doğar doğmaz dış dünyayı duyu organları aracılığı ile tanımaya başlar. Çevresinde bulunan her nesne onun için uyarıcı ve öğretici niteliğindedir. Hızla büyüdüğü ve değiştiği ilk yıllarda oyun ve oyuncaklar, bebeğinizin neredeyse tüm zamanını alır.Duygusal ve fiziksel gelişim açısından, en doğal ve en aktif öğrenme ortamı oyun sırasında oluşmaktadır. Oyun, bebeğin hayal gücünü ve yaratıcılık yeteneğini geliştirir, düşünmeyi ve keşfetmeyi öğrenmesini, kendisine güven kazanmasını ve sosyalleşmesini sağlar.Oyunların vazgeçilmez öğeleri olan oyuncaklar, onun zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimine yardımcı olur. Bir yandan bebek için eğlenceli anlar yaratırken diğer yandan da etkili bir eğitimsel görev üstlenir. Oyuncak, bebeği oyalayarak annenin rahat etmesini sağlayacak bir nesne olarak değil, önemli bir eğitim aracı olarak görülmelidir. Bebeğinizin gelişiminde bu derece önemli bir rol oynayan oyuncakların seçimini özenle yapmalı, alacağınız oyuncağın onun yaşına, gelişim dönemine, beceri ve ilgilerine uygun olmasına dikkat etmeli ve her zaman güvenilirliğini kanıtlamış markaları tercih etmelisiniz. Pedagoglar bebeğinizin ilk oyuncakları arasında bulunması faydalı olanları şöyle sıralıyor:
Peluş Oyuncaklar
Sarılıp uyuyabileceği yumuşacık bir peluş oyuncak, bebeğinizin yatağında kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda onun için bir arkadaş görevi görecek ve belki de ileride ilk sohbetlerini onunla edecektir. Ayrıca, yumuşak bir oyuncağın bebeğinizin tenine değmesi onu uyaracak ve dokunma duyusunu geliştirecektir.
Egzersiz Oyuncakları
Yetişkinlerin olduğu gibi bebeklerin de sağlıklı bir bedene sahip olmak için bazı egzersizlere ihtiyaçları vardır. Egzersiz oyuncakları, sağlıklı bir şekilde bebeğinizin, kollarını, bacaklarını ya da tüm vücudunu hareket ettirmesini sağlar. Böylece bebeğiniz, eğlenirken bir yandan da fiziksel gelişimini destekleyici hareketler yapabilir.
Şekilli Kutular
Birbirinden farklı boyut ve şekillerdeki kutularla oynamak çocuğunuzun el becerisini geliştirme, nesne-boşluk uydurma, ayırt edebilme yeteneklerini destekleme açısından çok yararlıdır.
İç içe Geçebilen Kaplar
İç içe geçebilen kaplarla oynama, çocuğun birçok becerisini geliştirir. Kapları birbirine vurabilir, iç içe koyabilir, kuleler yapabilir, renklerine göre ayırabilir, altlarına bir şeyler saklayabilir. Böylece hem el becerileri, hem de hayal gücü gelişir.
Müzikli ve Sesli Oyuncaklar
Bütün çocuklar müzik sever! Üstelik müzik çalan ve farklı sesler çıkaran oyuncaklar, bebeğin dinleme ve belleğini kullanma yeteneklerini geliştirir. Ilk başlarda gelişigüzel basıp sesler çıkarabildiği düğmelere daha sonra bilinçli olarak basarak yaratıcılığı da gelişecektir.
Hareketli Oyuncaklar
Bebekler için emeklemeye ve yürümeye başlamak özgürlüklerine kavuşmanın ilk adımıdır. Hareket yetenekleri arttıkça, gördükleri her hareketli nesneyi yakalamak ve incelemek için istek duyarlar. Bu dönemde, peşinden emekleyebileceği ya da minik adımlarıyla yetişmeye çalışacağı hareketli oyuncaklar, bebeğiniz için teşvik edici bir rol üstlenerek onun daha kısa bir sürede başarıyla emeklemeyi ve daha sonra da yürümeyi öğrenmesini sağlayacaktır.
Şekillendirme Malzemeleri
Kil ya da hamur ile çocuğunuzun yaratıcı deneyimler yaşamasını sağlayabilirsiniz. Bu malzemelerle çeşitli şekiller yaparken çocuğunuzun yaratıcılığı gelişir, el kasları güçlenir, renkleri ve şekilleri öğrenir.
Banyo Oyuncakları
Bebeğinizin sudan korkmasını ve yıkanmaktan kaçmasını önlemek için banyoyu onun için keyifli bir hale getirmelisiniz. Suyla oyunlar oynamasına izin vererek ve ona sadece banyoda kullanabileceği çeşitli su oyuncakları alarak bebeğinizin yıkanmayı bir oyun olarak görmesini sağlayabilirsiniz.